5 Haziran 2011 Pazar

NE SANDIN?

İdârecilerinin, tek derdi kasa masa,
Salak malak bir taban, Rabb'miş yaparmış yasa!
Ne ferd ne merd ortada, dinemez asla tasa;
Sakat makat dünyâyı, tâhir mâhir mi sandın?

Ballı mallı diyerek cumhûra yedirdiler!
Kaval maval dinletip heykelden içirdiler!
Sezar-mezâr başında taptırıp kul etdiler;
Adam-madam düzeni, Hakk’dan sefîr mi sandın?

Koruk-moruk demeden paşa-maşa yapışdın,
Nallı mallı ne bulsan, hep oy’unla oynatdın!
Dîn nâmus tanımazı, parti-pırtı şef yapdın;
Kaya-maya farketmez, batmaz devir mi sandın?

Gâzî mâzî çalınıb, sahtelere taşındı,
Öyle ki piç bir illet millet diye satıldı!
Haç’a maça koşarak putlu mutlu tapıldı;
Âdem’den gelen yolu, çürük, hakîr mi sandın?

Gidince tam adâlet, ağız burun hep yargı!
Yarmakdan yarık olur, bu kim, ne tür bir yargı?
Hakk olmadan adâlet, meyhânede bir çalgı;
Müşrik kargısına sen, adli esîr mi sandın?

Çalıp çırpmanın adı, oldu “sos-yal adâlet!”
Köpeğe “sos-yal!” versen, döner yemez, ne hayret!
Modern Allâh’sızlığın sonu, kend-mend bu hâlet;
Sen aslına kör isen, soyun ecîr mi sandın?

Yularnâk halka, halka, (tasma) takdı sahteler,
Gökdeki ayı, ayı sandı bu hilâlsizler!
Birliği yüze böldü cehape mehape’ler;
Sepe mepe demezi, yehûd, “kâfir” mi sandın?

Kasetlerce fuhuş, oda moda dolusu,
Poli-tika cıvıdı, haçlı model sulusu!
Yehûdîce “ulus” da, “sürü” yapdı ulus’u;
Sen, şirk dembokrasiyi, nimet, ecir mi sandın?

Cinnet minnet karışdı, bir çılgınlık furyası,
Ne hamur, ne tuz, ne su, ne helâlin mayası?
Bir yanda azgın “ulus!” milletin yüzkarası;
Entel sarhoş kusarken, bunu fikir mi sandın?

Kokdu tuz muz ne varsa, hayat bayat, sen dayat!
Cemâd nebât yaşarsan, bunun sonudur memât!
Kan içene kanat vur, bilmisil hakk ve kanat!
“Dönme!” sökdü kökünü, soyun zehir mi sandın?

Haçlı maçlı dünyâdan kapıldı hayat tarzı,
“Hoşgörü-diyalog!” ve mektebler sardı arzı!
(Türkçe maskesiyle) de, Pensilvanya’nın sâzı;
Şarkı-şirki çalarken, bunu zikir mi sandın?

Saç maç karmakarışık, îmânla şirk de öyle,
Başdan “çılgınlık!” akar, ayaklara binlerle!
Şakşakdan baygınlıklar, yüzdeyüz yüzde hîle;
Göründü bak kıyâmet, hesâb cifir mi sandın?

Zâlimler tûfân olsa, “projeler de çılgın!”
Patlatsalar dünyâyı, zâten insanlık yılgın!
Asıl hesâb mezârda, zâlimden mi tek kaygın;
Hiç-piç bunların hepsi, Münker Nekir mi sandın?

Dünün haçlı seferi, bugün terörün özü,
Guantanamo-Gureyb.. “kan barut!” salîb sözü!
Karanlığa gömdüler, zulüm doldu yeryüzü;
Sen, şer’î târîhini, böyle zifir mi sandın?

Sağır, kör, dilsiz milsiz, mimsiz medenîleri,
İt mit demeden seçdin, haramzâde dölleri!
Harac mezat satıldın, takas makas elleri!
Başındaki zâlimi, âdil emîr mi sandın?

Dembokrasi bir dîn ki, cadde madde tapılır,
Bir kere Allâh denmez, bu bin kere anılır!
Politik sihirbazlar, gece gündüz anırır;
San Francisco’dan kazık, bunu beşîr mi sandın?

“Ham softa kaba yobaz!”, cübbeliler partide,
Tekke Mekke çatlamış, beşe ona belki de!
Gûyâ zikreder mürîd, arka marka bahçede;
“Uçurulan!” şeyhleri, sen saf demir mi sandın?

Kalmadı nehir mehir, bulandı su ve nikâh,
Ne iş ne kapı helâl, gümledi siftâh miftâh!
Peşin meşin görünmez, gön sun’î, borçlu küstâh;
Medîne medenî mi, çölü şehir mi sandın?

Onbinlerce nebîye “zor mor!” de, verme kulak!
İyi, güzel, doğruyu, (heykele) madalya tak!
At mat olmuşlara da, etek topuk selâm çak!
Gerçek Hakk erlerini, bîkes hasîr mi sandın?

Ara çölde kum mum, biri bol, biri yokda!
Nerde artık insanlık, hayvanlık bile şokda!
Yayın mayın medyada.. kalem tutanlar (..k)da;
Artık bir Büyük ÜSTÂD, geri gelir mi sandın?

Doldu sokak ve meydân, seme meme avratlı,
Moda elinde hâne, yok Osmanlı kıratlı!
Hortladı Bizans rûhu, iğrenç fuhuş san’atlı;
Satdın sen bu toprağı, bostan, samîr mi sandın?

Tora Mora yön, siyon protokolları yol,
Hezâr mezâr berhevâ, sen ANIT mezâra dol!
İlliyet milliyet kim tanır, ipsiz “çağdaş!” bol;
Tükenen soyunu sen, hâlâ kesîr mi sandın?

Zilli milli âşufte, lûtîler kânun yapar,
“Elek melek eler!” de, sistem iblise tapar!
Surat, murat düşünmez, neyi bulursa sıvar;
Sen bu Allâh’sızlığı, şifâ-pezîr mi sandın?

“Türk kürt, çerkez merkez!” der, haçlı-yehûd durmadan,
Dal mal, din, can, ırz, nesil yandı, güven kalmadan!
Mutlak gelir (terör) hep, çıkarsan Şerîat’dan;
Müslim gezen müşriği, Rabbe sâir mi sandın?

Araba maraba yurd, sandal mandal güzâfı,
Kanto manto hep idhâl, cümhûr özün hılâfı!
Ahbes, mahbes yaşatdı, sekrân nutkuydu lâfı;
Sen şirki savâb, Hakk’ı nâr-ı sagîr mi sandın?

Kitâb yüklü eşşekde, yükü irfân mı sandın?
Sarık cübbeli kurdu, haremde cân mı sandın?
Boynu (ağlâlli) kelbi, safda insân mı sandın?
“Kubûr fârelerini”, evde tekir mi sandın?

(19.5.11-Y)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder